Barcelona bir puan önde gitti ama çok değil Şubat ayında 12 puan geriye düşüp Barselona'daki spor gazetesi Sport'a "The End" (Son) manşeti attıran Zidane ve takımı şimdi hayat varsa umut vardır deyip santra noktasına yürüdü. İki yıl önce So Foot Dergisi'ne verdiği röportajda görkemli futbolculuk kariyeri sonrasında teknik adamlıktan neden uzak durduğu sorusuna "Başarısız olmaktan korkuyorum" yanıtını veren Zidane, sezonu iki kupayla da kapatabilir, fırtınalarla boğuşan ama gemiyi limana yanaştıramamış kaptan olarak koltuğunu bir başkasına da kaptırabilir.
İspanya'daki nefes nefes yarışın son 90 dakikasında ne olduğunu biliyorsunuz ama biz eski bir hikaye için yine yılları geri saralım. 1987 yazında Arjantinli yıldız Jorge Valdano futbolu bıraktığında bu kararın yanlış olduğunu savunan çok gazeteci vardı İspanya'da. Real Madrid'de üç yıl forma giyen Valdano'nun 32 yaşından futboldan kopmasının altında yatan gerçek ise hepatit hastalığının onu çok zorlamasıydı. Real Madrid alt yapısında çalıştı, futbol programlarında yorumculuk yaptı ve teknik adam olduğu Tenerife'de İspanyol futbol tarihini belki de dünya futbol tarihinin akışını değiştirdi.
Real Madrid'in 80'lerin ikinci yarısına damga vuran kadrosunun karşısına Barcelona ile dikilen Johan Cruyff, 1990-91 sezonundaki şampiyonluğun ardından Londra'da Katalanlar'a ilk Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kaldırdığı sezonun son haftasına Real Madrid bir puan farkla önde girmişti. İki puanlık sistemde olan oldu ve Madridlilerin gözde tatil merkezi Tenerife'de Real Madrid çöktü kaldı. Dönemin muteber teknik adamlarından Hollandalı Leo Beenhakker yönetimindeki Real Madrid'de kimler yoktu ki... Hagi, Michel, Luis Enrique, Hierro, Sanchis, Chendo, Butragueno, Maqueda, Gordillo, Hugo Sanchez, Prosinecki ve Alfonso... 2-0 öne geçen Real Madrid, Hagi'nin de gol attığı maçta Tenerife'ye 3-2 mağlup olurken, kenarda sevinen hoca Jorge Valdano idi. Bir yıl sonra aynı senaryo. Real Madrid yine Tenerife deplasmanında Zamorano gibi bir golcü var kadrolarında, genç İsmail Urzaiz de. Raul derseniz o daha genç takımda. Barcelona, 58 puanla şampiyon olup, üç kez üst üste La Liga'nın zirvesine kurulurken, Katalanları sevindiren yine Jorge Valdano olmuştu.
Dört şampiyonluğun üçünü son haftada alan Barcelona ve Cruyff ertesi sezon Deportivo La Coruna ile yarış verdi. Bir yıl önce La Coruna formasıyla 28 gol atan ve gol kralı olan Brezilyalı Bebeto'nun penaltıyı atmaktan kaçtığı maç. Barcelona'nın Sevilla'ya 5 attığı son haftada Valencia ile oynadıkları maçta takımın penaltıcısı Donato oyundan çıkmış, Bebeto "Atmak istemiyorum" demiş, topun başına Sırp Miroslav Dukic gelmişti. Kaçırdı penaltıyı ve Barcelona bir kez daha mutlu sona ulaştı. Cruyff'un efsane "Rüya Takımı"nın pamuk ipliğine bağlı hikayesi budur. Tenerife ile Real Madrid iki sezon yakan Valdano ertesi yıl takımın başına geçti ve şampiyon oldu. İlk kez forma verdiği Raul, yıllar sonra ilk oğluna onun adını verdi.
Tenerife'den yanında getirdiği Redondo'yu yıllar sonra Real Madrid'den Milan'a gönderen de Valdano idi, çok daha sonra Mourinho ile birbirlerine girip istifa eden de. Real Madrid'in şampiyonluğundan sonraki sezon hem ligi hem de kupayı kazanan Atletico Madrid, çifte zaferden üç yıl sonra küme düştü ve bir sonraki şampiyonluk için tam 18 yıl bekledi ve kupayı Barcelona'ın evi Camp Nou'da kaldırdı. Atletico küme düşerken ligin şampiyonu, altı yıl önce bir penaltıyla yıkılan Deportivo La Coruna idi. Johan Cruyff, Barcelona ile kazandığı dört şampiyonluğun ardından eski bir Real Madrid'liyi kadrosuna kattı: Hagi. Başkan Nunez, Real ve Atletico şampiyon olunca Cruyff'un biletini kesti ve 100 bin taraftarı karşısına haldi. Hagi ve bir yıl sonra Popescu, Galatasaray'ın yolunu tuttular. Valdano'nun ilk kez forma verdiği Raul ile Monaco'da Avrupa Süper Kupa finalinde karşı karşıya geleceklerdi, elbette ki haberleri yoktu...
0 yorum