Barselona'ya ayak bastığınızdan itibaren Gaudi'nin mimarisi büyüler insanı. Şehir sanıldığı kadar büyük değildir ve bir müzeden bir anıta yürüyerek gidersiniz. Bir müze vardır ki yolu insanların gözünde büyür. Barcelona'dan 140 km uzaktaki Figueres kasabasındaki Salvador Dali müzesi. İspanya İç Savaşı'nda Franco kuvvetlerinin bombalarla yok etme noktasına getirdiği 44 bin nüfuslu bu kasabaya, geçen yıl 1 milyon 297 bin 311 turist geldi. Dali'nin şaheserlerinin baş edemediği ise Barcelona kulübünün stadyumu Campo Nou'daki 1 milyon 530 bin 484 ziyaretçinin gezdiği FC Barcelona Müzesi'dir. Açıldığı günden bu yana 25 milyon kişinin ziyaret ettiği Barcelona müzesi, yaşlı ve yorgun bir stadyumun içinde size yüzyıllık bir tarihi anlatır. Yeni stadyumların yapamadığı da budur. Müzeyi gezdikten sonra indiğiniz soyunma odaları, çıktığınız merdivenler, boş tribünlerden uzun uzun baktığınız yeşil çimler, maçın olmadığı bir günde Messi'nin çalımını, Figo'nun yuhalanışını, Cruyff'un seri çalımlarını hayal edersiniz. Yüzlerce maçtan biriken binlerce hikaye vardır Camp Nou'nun olmayan çatısının altında biriken. Soğuk gri beton kolonlar, sonradan futbol endüstrisine yenik düşülen yıllarda eklenen deri koltuklar, loca nedir bilmeyen tribünler... Gaipten gol sesleri gelir, büyülenmiş gibi turu bitirir kendinizi Barcelona'nın mağazasında bulursunuz. Kim bir forma ya da atkı almadan çıkabilir ki böyle bir turun ardından...
Santiago Bernabeu'nun dört katlı tribünlerinin o boş zeminin üzerine 80 bin taraftarla çökmüş halini gördüğünüzde Real Madrid'in neden tarihin en efsane geri dönüşlerine imza atmış takımı olduğunu daha iyi anlarsınız. Ya da Franco rejiminin onun ölümüyle değil de Barcelona'nın Cruyff'lu kadrosuyla 17 Şubat 1974'te Real Madrid'i 100 bin taraftarı önünde 5-0 mağlup ettiğinde bittiğini söyleyenlere hak verirsiniz. Real'ın Akbaba Beşlisi'ni hatırlayanlar başka hayallere dalar, Los Galacticos ile büyüyen kuşaklar, Zidane, Ronaldo, Figo'nun attığı golleri bir müze turu boyunca hafızlarında banttan izlerler. İspanya'nın iki devi de 500 milyon euro'yu aşan gelirleri ve sınırsız kredi olanaklarına rağmen yeni stadyum fikrini üyelerine kabul ettiremedi. Camp Nou ve Santiago Bernabeu için son 10 yılda renovasyon projeleri hep çizildi, marka mimarlar iki stadı da giydirmek ve yeni yüzyılına adapte edebilmek için yarıştılar ama nafile... Tuttuğu takımın yeni stadında maç seyretmek, futbol maçları için dizayn edilmiş rakibin üzerine kabus gibi çöken tribünlerde oturup gol sevincini yaşamak her taraftarın hayali. Eski stadyumların ardından dökülen gözyaşlarının sahiciliği yaşanmışlarda saklı. Bursasporlular Timsah Arena için gün sayıyor, Beşiktaşlılar, Vodafone Arena'nın önünden her geçtiklerinde aynı soruyu soruyor: "Ligin ikinci yarısına yetişir mi?" Bir kulübün mevcut gelir yapısıyla yeni bir stadyum inşa etmesi kolay iş değil. İnşaat sektörü gelişti, iki yılda biter demekle olmuyor maalesef. Hele ki yeni stadı eski stadyumun yerine yapıp evsiz kalmak var ya, işte o en meşakatlisi.
Fenerbahçe, Şükrü Saracoğlu Stadı'nı parça parça yıkıp yaparken, bugün Beşiktaş'ın çektiği sıkıntının kaynağı bu. İspanya'da A. Bilbao yeni stadı San Mames'i Bask bölgesinin büyük yardımlarıyla eski stadının yanındaki fuar alanına üç yılda inşa edebildi. Üstelik açılış sezonunda bir kale arkası, eski stadyumun yıkımı sonrasında yapılmak üzere bekletiliyordu. 2014 Dünya Kupası için Brezilyalıların yeni stadyumları nasıl son dakikada bitirmeyi başardıkları haber arşivlerinde duruyor ama bir de bitirilemeyenler var. Hiç bitmeyecek gibi duran stadın ismi Yeni Mestella. Valencia'nın 2007'de inşaatına başladığı 75 bin kapasiteli yeni stadyumun inşaatı kulübün o tarihte 300 milyon euro'yu aşan borçları nedeniyle 2009'da durdu. O tarihten bu yana Yeni Mestalla, bir beton yığını olarak Valencia şehrinde mühendislerin geri dönüşünü bekliyor. 2013'te maliyeti azaltmak için kapasitenin 75 binden 61 bine indirileceği söylendi. Otoparkların iptal olduğu yeni proje için hâlâ düğmeye basılmadı. Atletico Madrid'in 1961'de ilk kazması vurulan ve beş yılda bitirilen bir tribün altından karayolunun geçtiği efsane stadyumu Vicente Calderon'dan yeni stadı 'La Peinata'ya bu sezon başında geçme hayali de kaba inşaat gerçeğiyle yüzleşti bu yaz aylarında. Milan ve Inter'in ezeli rekabetine iki kulüp adına da 90 yıldır ev sahipliği yapan San Siro, yakın bir gelecekte Milan'ı uğurlayacak. Roma taraftarı da Lazio ile Olimpiyat Stadı'nda paylaştığı yılların ardından yeni stadyumunun maketine bakıp hayal kuruyor. Tarafar bu, tutkunu olduğu iki rengi ömrü oldukça bırakıp gidecek hali yok, eskisinde de yenisinde de takımın yanında ama futbolcular için öyle mi? David Villa, Valencia formasıyla fırtına gibi estiği yıllarda "Gollerime Yeni Mestella'da devam edeceğim" demişti. Yeni Mestella'da inşaat 2009'da durdu. Bir yıl sonra David Villa, Barcelona'ya satıldı, 2014'den beri de yeni kurulan ve maçlarını 2.3 milyar dolara mal olan Yeni Yankee Stadı'nda oynayan New York City takımında forma giyiyor. David Villa'ya, New York'a geldiğinde futbol takımı için 2018'de bitecek yeni bir stadyum projelerinin olduğunu söylediler. Demediyse de ben diyeyim: "Hayırlısı."
0 yorum