Zoran Simoviç bugün 60 yaşında. Euro 84'te hayatının fırsatını yakalamıştı. 30 yaşına kadar ülkesi Yugoslavya dışına çıkamamış ve iyi para kazanamamıştı. Nottingham Forest'in listesindeydi ama İngilizler, imzayı turnuva sonrasına bıraktılar. Simoviç için kabus gibi bir turnuva oldu. Bir kapı kapandı bir kapı açıldı. Galatasaray 11 yıldır şampiyonluk hasreti çekiyordu ve yenilenen kadroda kale ona teslim edildi. Kötü başlayan ama iyinin de iyisi biten Galatasaray kariyerinde Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynayan takımın kalecisi olarak tarihe geçti.
Claudio Taffarel, ülkesi Brezilya'da İtalyan süt ürünleri markası Parmalat'ın reklam yüzüydü. Şirketin sahibi Parma başkanı Tanzi, kariyerinde tek bir kupa olmayan Taffarel'i İtalya'ya getirip kaleyi teslim etti. İkinci sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nı kazanan Taffarel, 1994 Dünya Kupası'nda Baggio topu gökyüzüne dikerken kaledeki efsaneydi. Penaltılarla kupayı kaybeden İtalyanların ligini bırakıp ülkesine döndü. Bir kilise takımında forvet oynayıp kendini eğlendirirken 1998'de kendini Galatasaray'da buldu. Thierry Henry her ne kadar geçen sezon röportajda bana "Taffarel çok daha zorlarını kurtardı. O pozisyon onun için çocuk oyuncağıydı ama siz öyle hatırlamak istiyorsunuz" dese de Brezilyalının sarı-kırmızı forma altında kariyer fotoğrafı, Fransız golcünün UEFA Finali'nde direk dibine vurduğu kafaya uzanan kollarıdır.
Faryd Mondragon da Galatasaray için piyango transferdi. Anne tarafı Lübnan'dan Kolombiya'ya göç etmiş bir ailenin çocuğu olan Mondragon, vatandaşı Oscar Cordoba, Boca Juniors formasıyla yıldızlaşırken, Arjantin'de Independiente taraftarının gözbebeğiydi. Önce İspanya ardından Fransa. Metz kalesinde yılın file bekçisi oldu ama o sezon Fransa Ligi'ni sallayan pasaport skandalında onun da adı vardı listede. Valizlerini toplamak zorunda kaldı ve Galatasaray'ın yolunu tuttu. Fenerbahçe derbilerinde şansının yerinde olmadığı kesindi ama Mondragon da adını Simoviç ve Taffarel'in yanına yazdırdı.
Muslera ile tamamlanan kare as Galatasaray'a çok kupa kazandırdı ama bir isim var ki belki de onun yokluğu bir kulübün tarihini değiştirdi. Fenerbahçe teknik direktörü Kaleperoviç, "Onu değil, Ivanceviç'i istiyorum" deyince Bosko Kajganic, Galatasaray'a imza attı.
Kasım 1977'de Samsun'da penaltı kurtardığı maçın ardından bayram tatilinde ailesini görmek için İstanbul'dan yola çıktı. Selimpaşa'da trafik kazasına kurban gittiğinde 29 yaşındaydı Kajganic. O kaza olmasa, sadece altı maç Galatasaray forması giymese, belki de kulübü 14 yıl şampiyonluk hasreti çekmeyecek, Simoviç bu formayı hiç giyemeyecekti.
24 yaşında Galatasaray'a gelen ve geçen hafta 44 yaşında futbolu bırakan Brad Friedel, bir sezon sonra yollanmasa; ne Taffarel ne de Mondragon'un adı bu kulübün tarihine yazılmayacaktı. Mondragon'u yoran pasaport skandalının bir benzerini Lazio'da yaşayıp tükenen Juan Pablo Carrizo da kaleyi Muslera'ya kaptırmasa, Uruguaylı bugün kimbilir hangi takımın formasını giyiyordu... Hayat...
0 yorum