Wesley Sneijder, İstanbul'u çok seven eşi olmasaydı belki de sezon başında Galatasaray'dan ayrılmıştı. Hayat bu bilinmez, 2008'de gittiği Real Madrid'de harika bir sezonun ardından düşüşe geçtiğinde, İspanyol medyası yıkılan ilk evliliği yüzünden dağıtan Hollandalı'nın yoldan çıktığını yazmıştı. Eros olmasa Sneijder, Madrid'de kalır, Inter'e imza atmazdı. Jardel, Galatasaray'dan gittiğinde eşi Karen ile yolun sonuna gelmişti, yıllar sonra bu dönemi uyuşturucuyla geçirdiğini itiraf etti. Kabul edelim Daniel Güiza ile herkes ocakbaşına gitmek ister. Kaçırdığı goller ardından en hüzünlü bakan adamdı İspanyol santrfor. Eşi Nuria'dan çektiği kadar kimseden çekmedi Güiza. Hep yokuş aşağı koştu, hep dizi kanadı, savruldu, dağıldı, bitti. Beckham da Real Madrid'den apar topar kopup gittiyse sebep "Los Angeles'ta yaşayalım" diyen eşi Victoria'dır. Milan'ın Ukraynalı golcüsü Şevçenko, San Siro'da tribünlerin taptığı adamdı. Gönül bu, ferman dinlemiyor. Evlendiği kadın, Milan'ın patronu Silvio Berlusconi'nin oğlunun eski nişanlısıydı. Kristen Pazik, Milano'dan sıkılmış, Londra'da yaşamak istiyordu. Milan'ın büyük golcüsü Chelsea'ye imza atarken patron Berlusconi arkasından "Şevçenko kılıbığın teki. Karısı çağırdığında koşup gelen minik bir köpek yavrusuymuş" dedi. Profesyonel futbol dünyası bu, sözler unutulur gider. Şevçenko, İngiltere'de yapamadı, Milan'a geri döndü ama bir daha hiç eskisi gibi olmadı. Ondan sonra Milan'a gelen ve Silvio Berlusconi'nin kızı Barbara'ya gönlünü kaptırdıktan sonra genç yaşta ülkesine dönmek zorunda kalan Brezilyalı Pato gibi... Kaçan her golün ardında belki de ikiye bölünmüş, yakılmış bir fotoğraf karesi vardır, kimbilir... Hayat bazen üsten aut değil midir zaten...
Hayat Bazen Üstten Aut
Wesley Sneijder, İstanbul'u çok seven eşi olmasaydı belki de sezon başında Galatasaray'dan ayrılmıştı. Hayat bu bilinmez, 2008'de gittiği Real Madrid'de harika bir sezonun ardından düşüşe geçtiğinde, İspanyol medyası yıkılan ilk evliliği yüzünden dağıtan Hollandalı'nın yoldan çıktığını yazmıştı. Eros olmasa Sneijder, Madrid'de kalır, Inter'e imza atmazdı. Jardel, Galatasaray'dan gittiğinde eşi Karen ile yolun sonuna gelmişti, yıllar sonra bu dönemi uyuşturucuyla geçirdiğini itiraf etti. Kabul edelim Daniel Güiza ile herkes ocakbaşına gitmek ister. Kaçırdığı goller ardından en hüzünlü bakan adamdı İspanyol santrfor. Eşi Nuria'dan çektiği kadar kimseden çekmedi Güiza. Hep yokuş aşağı koştu, hep dizi kanadı, savruldu, dağıldı, bitti. Beckham da Real Madrid'den apar topar kopup gittiyse sebep "Los Angeles'ta yaşayalım" diyen eşi Victoria'dır. Milan'ın Ukraynalı golcüsü Şevçenko, San Siro'da tribünlerin taptığı adamdı. Gönül bu, ferman dinlemiyor. Evlendiği kadın, Milan'ın patronu Silvio Berlusconi'nin oğlunun eski nişanlısıydı. Kristen Pazik, Milano'dan sıkılmış, Londra'da yaşamak istiyordu. Milan'ın büyük golcüsü Chelsea'ye imza atarken patron Berlusconi arkasından "Şevçenko kılıbığın teki. Karısı çağırdığında koşup gelen minik bir köpek yavrusuymuş" dedi. Profesyonel futbol dünyası bu, sözler unutulur gider. Şevçenko, İngiltere'de yapamadı, Milan'a geri döndü ama bir daha hiç eskisi gibi olmadı. Ondan sonra Milan'a gelen ve Silvio Berlusconi'nin kızı Barbara'ya gönlünü kaptırdıktan sonra genç yaşta ülkesine dönmek zorunda kalan Brezilyalı Pato gibi... Kaçan her golün ardında belki de ikiye bölünmüş, yakılmış bir fotoğraf karesi vardır, kimbilir... Hayat bazen üsten aut değil midir zaten...
0 yorum